Bilmediğim marka olmazmış taa ki 1980 yılında Ankarada meşrutiyet caddesinde gördüğüm siyah önünde koşan atı olan arabayı görene kadar. Annem ne oğlum bu arabanın markası dediğinde nasıl tıkanmıştım. O siyah kayarak ve gürleyerek geçen arabaya bakakalmıştım aşık olmuştum adeta eve gidildiğinde derhal bulunabilen kitaplar dergiler karıştırıldı, abilere soruldu neden sonra amcamın oğlu O araba mustang’tir dedi. işte o an karar vermiştim benim arabam bu olacaktı. Yani bir erkek çocuğunun aklının erip kendi arabasının ne marka olması gerektiğini anladığı günden beri Mustang isterim. Yıllar yılları kovaladı çalışmaya başladım. Biraz para biriktirdim sene 1994, 1969 model fastback bir mustang buldum. Alabileceğim durumdaydı içine oturdum aynadan arkaya bakmaya çalıştım birşey göremedim kafamı çevirip baktım gördüıüm tek şey gökyüzüydü arabanı arkası o kadar yatıktı ki arka taraf gözükmüyordu. Sahibiyle beraber o zamanlar tanıdığım tek amerikancı olan Göztepedeki Horoz Cemala gittik Cemal yattı arabanın altına, açtı kaputu bu arabada granada motoru var bir tek diferansiyeli kendisinin dedi. O anda vazgeçtim arabadan (belki de hataydı) 1996 yılına geldiğimde artık bir mustang sahibi olmaktan iyice ümidimi kesmiştim bir de o aralar şimdi olduğu gibi amerikanlara ve bilhassa mustanglere ilgi artmıştı.