Oluşturulan forum yanıtları
-
GM ve başarısızlık deyince benim aklıma hep Chevrolet Corvair gelir.
Arkadan motorlu Corvairlerin, ağırlık merkezinin arkada olmasından ve mühendislerin yanlış denge hesabından dolayı virajlarda arka tekerlekleri içeri doğru kıvrılıyormuş (skoda hesabı )
Bu yüzden en ufak virajda bile takla atarak ölümlere sebep olan Corvair’in bu kusurunu ispatlamaya çalışan bir avukatta bu şekilde bir kaza sonucu bir Corvair’in içinde ölmüş.
( harbiden ispatlamış yani adam, töbe töbe )
sschevyss, üç karbüratörün ne faydası var, şu faydası var ne kadar barel, o kadar besleme + güç
Bu üç karbüratör olayı Mopar’da 3×2 barel olarak kullanılmıştır, 3 adet iki barel. Dodge modellerinde six pack, Plymouş modellerinde six barrel olarak geçer.
ıki barel karbüratörde normal kullanımda tek barel beslerken, belli bir devirden sonra ikinci barel devreye girer, 4 barelde de bu sistem 2-2 olarak çalışır.
Aynı prensiple 6 barelde de, başta iki barel beslerken, üst devirlerde diğer dört barel açılır.
Six pack’ın 4 barele göre artısı ise 15 hp civarıdır.
Çrneğin 340 cu.in 4 bbl 275 hp, 340 six pack ise 290 hp verir.
Aynı şekilde 440 larda da, 4 barel 375 hp, six pack 390 hp dir.Sonuç olarak bir fantezi midir, evet bence fantezidir
Benim dikkatimide büyük resimdeki motor ( yani motosiklet ) çekti
Güzel ve nadir bir araba, Tr. de 58 in impala coupe modeli pek yoktur, daha çok 4 kapılı biscayne’ler var. Gerçi biscayne de pek kalmadı artık.
Ama üzerindeki motor devasa değil, 350 den aşağısı küçük blok olarak kabul edilir, Chevy nin devasaları 409, 427, 454 falandır ( hatta bizim eski taksiciler 409 a tabut motor ismini takmışlar )
Ama sonuçta güzel bir alet, chevy’nin 55 ten 60 a kadar olan kasaları bana çok estetik gelir ( özellikle 59 ve 60 ) 60 tan sonrası da güzeldir ama, bence görüntü rutine bağlamıştır.
Piyu yazan:
Quote:beyaz olan restore edilmiş, orjinali 6silindi yerden 3 ileriyken restorasyon/modifikasyon sonrasında 6.1lt yeni hemi makine koymuslar 460hp dyno 390hp arka tekerlekte veriyormus…Evet, ben yazının başını okuyup yorum yapmışım .
poweroto, dediğin gibi makara ilan çok piyasada, ama ilk ilanın sahibi Ali Kuranel, eğer isim benzerliği yoksa, Renç Koçibey, Demir Bükey ekolünden eski otomobilcilerden biri.
Yani en azından o ilan makara değildir.Ççüncü ilandaki 70 Challenger 2008 de restore mi edilmiş, yoksa sıfırdan replika olarakmı üretilmiş tam anlayamadım.
ıkinci anlayamadığım şeyde niye o kadar emekten sonra V8 yerine 6 silindir makina koymuşlar :ohmy:
Ççüncü anlayamadığım şeyde, ilk iki ilanda niye temsili resim kullanılmış
Türkiye’de 69 Charger var ama satılık varmı bilmiyorum.
Gördüğüm en iyi 69 (440 c.i.), ıstanbul ıçerenköy Kayışdağı yolu üzerindeki American Modifiyem adlı galerideydi, kusursuz bir arabaydı, şimdi kapandı orası.
Bir gün merak edip sormuştum, fiyat nedir diye (asıl amaç arabayı yakından incelemek, alacağımdan değil tabi
Yani Türkiye’de 69 var, başkada vardır ama durum böyle işte.
Araç işalatı prosedürüyle ilgili pek bir bilgim yok ama inşallah böyle bir araç getirirsinde, Türkiye’de bir tane daha olmuş olur.poweroto, dediğinde haklısın fakat bu araçlar bir daha tekrarı pek mümkün olmayan bir otomobil kültüründen geriye kalan sayılı örnekler, ben her zaman tabiatına uygun olarak korunması taraftarıyım.
Yani şimdi bu araç bir off road aracı değil, bir yol canavarı, bence o şekilde yaşamalı, zaten kaç tane kaldılar
Samanlıktaki arabalar diye bir konu açmıştım, bu senin projenin yabancı versiyonu
Türkiye’de artık öyle çiftlikte, bahçedeki sundurmada yatan amerikan kalmamıştır, olanların hepsi 80 li yıllarda ülke dışına çıkartıldı, çoğu Amerikaya geri döndü.
Yirmi sene kadar önce, daha askere gitmeden Acıbadem’de tanıştığım Çetin isimli bir arkadaş ( soyadı Akyeldi galiba, yine doğru hatırlıyorsam öğretmendi aynı zamanda ) şehir şehir dolaşıp bu yatan amerikanları bulup fotoğraflıyordu, baya araba keşfetmişti o zamanlar, ayrıca bu arkadaş bana göre özellikle 55-56-57 chevyleri Türkiye’de en iyi bilen kişilerden biridir ,Tri Chevy diye çok güzel ve detaylı bir yazısını okumuştum bir dergide.
Her neyse, sonra o yıllarda birileri Türkiye’deki yatan klasikleri tek tek toplayıp yurt dışına işal etmişler, o yılların otomobil dergileri bundan bahsetmişlerdi sürekli, yani pek bişey kaldığını sanmıyorum
