2002’de, aya ayak basan ikinci insan, astronot Buzz Aldrin, kendisini numara yapmakla suçlayan bir adama yumruk atmıştı. Buzz o zaman 72 yaşındaydı. Filmi ileri sarın ve bugüne gelip 2010 Ford Mustang GT, 2009 Dodge Challenger R/T ve 2010 Chevy Camaro SS’in varlığını sorgulayın;
onlar da size sağlam bir kroşe savuırabilir. Aynı Bay Aldrin gibi onlar da ilgi odağı bir kavramı yeniden ortaya çıkardılar.
Bay Aldrin gibi onlar da, onca seneden bugüne ulaşmış Amerika’nın benzersiz birer kahramanı. Ve Bay Aldrin gibi onlar da, “uzman”ları yere serme konusunda becerikliler.
Üreticileri, ancak sağır bir sığırın finansal zekasına sahip olduklarını kanıtlamış olabilir. Fakat biz bu muscle car’ları, ev sahibi takımın halen maçı çevirebilecek güçte olduğuna dair birer kanıt olarak görüyoruz.
Aynı Tarih, Aynı Mekan… Neredeyse.
Olağan test prosedürümüze göre tüm otomobiller aynı yerde ve tek bir sürücüyle test edilir.
Fakat maalesef GM’in bundan haberi yoktu. Henüz 2010 Chevy Camaro SS’in herhangi bir seri üretim örneği mevcut değil, dolayısıyla testimiz iki ön-üretim otomobille gerçekleşti: tüm performans verilerini topladığımız ve GM’in Milford Proving Grounds test alanında kullandığımız kırmızı 2SS, ve Güney Kaliforniya sokaklarında kullandığımız, tamamen aynı donanıma sahip fakat gri renkli 2SS.
GM’in söylediğine göre 2SS, V8 motorlu Camaro’larda alınabilecek en üst donanım seviyesi ve fiyatı $34,180’dan başlıyor. İsteğe bağlı alınabilecek yegane donanım RS paketi ki bu da Camaro’nun fiyatını $35,380’a çıkarıyor.
Camaro’nun aksine Challenger ve Mustang karşılaştırmamıza her zamanki SoCal test alanında dahil oldu, ancak fotoğraflarda da göreceğiniz üzere sisli ve soğuk günün çoğunu, arabaları arka arkaya, San Diego’nun kuzeyinde kullanmakla geçirdik.
2009 Challenger R/T’nin fiyatı $30,945’dan başlıyor. Fakat altı-ileri manuel şanzıman, kilitli diferansiyel ve diğer bazı konfor kalemleriyle birlikte sunulan üç donanım paketiyle fiyatı, üçlünün tepesine, $36,710’a ulaşıyor.
2010 Mustang GT Premium ise $31,845’dan başlarken Track Pack ve konforla ilgili donanımlarıyla $35,625’a kadar çıkabiliyor.
Üç otomobilde de aynı performans daha ucuza alınabiliyor, fakat bu, sonucu değiştirmeyecekti.
3. 2009 Dodge Challenger R/T -$36,710
Muscle car’lar, güç ve hızdan fazlasıdır. Önemli olan, davranışlarıdır. Ayrıca tozu dumana katmak ve yanlamaktır, ama bunlar da davranış kategorisine giriyor gibi. Davranışlarının önemi olmasaydı, bu arabalar birer fitil gibi tasarlanırlardı.
Bugün tüm seri üretim otomobiler içinde, Mini hariç belki de, Challenger’ın tasarımı en fazla çağrışım yaratanı. Kullandığımız Challenger R/T, güne uygun siyah boyasıyla, insanı adeta geçmişe ışınlıyor.
Derine yerleştirilmiş o dört farı, tehditkar çıkıntıları ve pürüzsüz, süsten uzak çamurlukları, bugünden daha sade bir zamanı anlatıyor. Gene de Challenger’ın anahtarsız motor çalıştırma sistemi ve dokunmatik navigasyon ekranı gibi modern dokunuşları ne Mustang’de ne de Camaro’da bulunuyor.
Karanlık kabin, geniş konsolu ve devasa direksiyonu ile haşin görünüyor. Geniş bir koltukta bacaklarınız yayık bir biçimde oturuyorsunuz. Ayakla kontrol edilen bir el freni bile var. Nedir bu, bir Dodge Ram mi?
Derken sürücüye doğrulmuş tabanca biçimli vites kolunu farkediyorsunuz ve her şey erimeye başlıyor. Karbüratörlerin hüküm sürdüğü sakin günlerde, muscle car’ların iç mekanları önemsizdi. Bu Challenger’da da öyle. Parmaksız eldiveniniz _meta_lik vites topuzunu kavrarken, bir kez daha özel bir otomobilde olduğunuzu hatırlıyorsunuz.
Başta bir tank gibi hissettiriyor, ama o aslında kullanıcı dostu bir at. İstediğinizde tüm doğru sesleri çıkarıyor ve istemediğinizde de sakinleşiyor. Dikkat edin – tüy kadar hafif debriyaja ilk basışınızda pedalın yerinden koptuğunu sanacaksınız.
Sürüşü daha meşgul Mustang’in askine Challenger yolu ütülüyor. Komik biçimde uzun altıncı vitesi, tam da Denver’dan San Fracisco’ya yapılan plansız bir seyahate uygun. Kowalski bu Challenger’ı severdi.
Ancak eski bir yol yarışçısı olarak, vasat lastikleri onu gücendirirdi. R/T’nin dört-mevsim lastikleri Dodge’un eğlenme arzusunu sekteye uğratıyor. 96 km/s’yle ilerlerken durmak 39 m sürüyor. Skid pad’de yanal ivme 0.83 g’de kalıyor ve devamlı olarak önden kaymaya karşı koymakla uğraşıyorsunuz. 103.5 km/s’lik slalom hızının işaret ettiği üzere Camaro ve Mustang, Dodge’u virajlı yollarda ölüme terk ediyor.
Bu ikisiyle drag’de kapışmak da kötü bir fikir. 5.7-litrelik demir blok pushrod V8, 376 hp ve 555 Nm üretiyor, fakat 1839 kg’lık ağırlıkla boğuşmak zorunda kalıyor. 96 km/s’ye 5.5 sn’de (lastik ısıttıktan sonra 5.3 sn) ulaşırken Challenger 400 m’yi 13.9 sn’de ve 165.1 km/s’yle geçiyor.
Challenger kalpleri kazanıyor, yarışları değil. Testteki en yüksek fiyat etiketini bir yatırım olarak değerlendirebilirsiniz; böylece gerçeklerden koşar adım kaçmış olursunuz
2. 2010 Ford Mustang GT – $35,625
Test sürüşlerimizden birinin sonuna geldiğimizde, az evvel Mustang’i kullanmış olan editörümüz bana, kendisine ayak uydurabilmek için Dodge’u ne kadar zorladığımı sordu. Oldukça zorladığımı söyledim, ve doğruydu. Challenger biraz daha hızlı olabilirdi, ancak çok da değil.
Bana Ford’u nasıl kullandığını söylememişti. Fakat arabaları değiştirdiğimizde pek de zorlamadığını anladım. Adam terlik giyiyordu ve Mustang’in radyosunda hafif caz çalıyordu! Bu sırada Challenger’ın frenleri tütüyordu ve benim kalçalarıma kramp girmişti.
Ford’un 1620 kg’lık ağırlığı Dodge’dan yaklaşık 225 kg, Camaro’dansa 135 kg daha düşük, ve bunu Ford’la girdiğiniz ilk virajdan itibaren fark ediyorsunuz. Kıvrak, derli toplu hissettiriyor ve ön tarafı asfalta azimle tutunuyor.
Skid pad’de Mustang’in 0.91 g’lik değeri bu testin en iyisi, 96 – 0 km/s fren mesafesi de 32.6 m ile en kısası. 109.4 km/s’lik slalom sürati çok küçük bir farkla Camaro’nun gerisinde kalsa da, bu testte Mustang’den daha keskin bir otomobil yok. En nihayetinde, devamlı olarak o arabadan diğerine atlayan kendimizi, Camaro ve Mustang arasında gidip gelirken buluyoruz.
İronik biçimde Mustang’in esnek şasisi, aynı zamanda onun en büyük sınırlandırıcısı – hareketli arka aksı. Dodge ve Chevy’nin bağımsız arka süspansiyonları, çekişten ödün vermeden üstün sürüş kalitesi sunuyorlar. Ford hareketli arka aksın işleyişini ayarlama konusunda ne kadar iyi bir iş çıkarmış olsa da, Mustang’in sürüşü diğer ikisinin yanında bir tarihi eser gibi hissettiriyor.
Buna karşın bu ikisi, sizi yerinizde sabit tutan ve arka tarafa geçmeyi kolaylaştıran Mustang’in koltuklarını kendilerine örnek alabilirlerdi. Fakat Ford’un derinliği ayarlanamayan direksiyonu, sürücünün kadranlara çok yakın oturmasına sebep oluyor. Belki de Fordu bunu, siz sürekli hareket halindeki göstergeleri daha kolay takip edesiniz diye kasten yapmıştır.
Tahmin ettiğiniz gibi Mustang’in düşük ağırlığı 4.6-litrelik V8’inin boyundan büyük işler başarmasını sağlıyor. Kağıt üstünde 315 hp ve 440 Nm uysal görünüyor. 164.3 km/s’yle 13.5 sn’de geçilen 400 m’yse, Chevy ve Dodge arasındaki boşluğun ortasına yerleşerek, tersini söylüyor. 5.2 sn süren (lastik ısıtmayla 4.9 sn) 0 – 96 km/s hızlanmasında da kesinlikle şikayet gerektiren bir durum yok.
Gene de Mustang’de eksik bir şeyler var – ‘vay be’ dedirtmiyor. Ford tavan hariç Mustang’in tüm panellerinin yeni olduğunu söylüyor, ama gerçekte eski modelin neredeyse aynısı. Onu bir konvoyda Camaro ve Challenger’la birlikte sürdüğünüzde, bir Camry sürüyor da olabilirsiniz. Sanki görünmez.
Chevy ve Dodge, Ford’a minnet borçlu. Şayet Mavi Oval fazlasıyla retro 2005 Mustang’le risk almaya heves etmeseydi, yeniden hayata döndürülmüş muscle car’lar için rekabete girmeye değer bu kadar büyük bir pazar olduğunu asla bilemeyebilirlerdi.
1. 2010 Chevrolet Camaro SS – $35,380
Bir şeyi netleştirelim. Bu bebeğin gerçek bir motoru var. Camaro SS, testteki açık ara en güçlü motoru taşıyor – Vette’den alınan 6.2-litrelik pushrod V8. Camaro’da bu makine 426 hp ve 570 Nm üretiyor.
13 sn’de ve 177.4 km/s’yle geçtiği 400 m ile Camaro SS, sonraki en hızlı Mustang’i yarım, Challenger’ıysa bir tam saniye geride bırakarak rakiplerini eziyor.
Ciğerlerine biraz hava doldurduğunuzda V8’inden buram buram Detroit kokan homurtular yükseliyor. Bu makine adeta uçuyor, aynen düşündüğünüz gibi. Şaşırtansa Camaro’nun ağırbaşlılığı oluyor. Chevy’nin hareketli arka aks yerine tamamen bağımsız arka süspansiyona geçme kararı muhakkak ki drag tutkunlarını üzecek, fakat geri kalan herkes Camaro’nun bu yeni dinginliğini takdir edecektir.
Evet, bu Camaro yol tutuyor. Challenger’da olduğu gibi ön tarafın dışarı savrulmasından endişe etmeden onu viraja fırlatabilirsiniz. 1750 kg’lık bir araba için şaşılacak çevikliğe sahip. Giriş hızınız arttıkça biraz daha fazla direksiyon hissine ihtiyaç duyuyorsunuz, fakat virajlardaki dengesi ağzınızı açık bırakıyor. Biraz daha az tutuşa ve epey daha fazla ağırlığa sahip olsa da, Mustang’i 109.8 km/s ile slalomda geride bırakıyor. İşte buna yetenek denir.
1967’de dört kampana freniniz vardı. Bugünse tüm V8 motorlu Camaro’lar, onları 96 km/s’den durağan hale 33.2 m’de indiren dört pistonlu iri Brembo frenler ve yaz lastikleriyle birlikte geliyor. Bonus: Camaro’nun pedalı bu karşılaştırmanın en sağlamı.
Tıknaz vites topuzunu kavrıyor ve Whitesnake’i kıskandıracak türde ancak sahte kaput üstü hava girişinin üzerinden önünüzü görmeye çalışıyorsunuz. Klostrofobik iç mekana rağmen, daha tepkili direksiyonu ve ağırlığı iyi ayarlanmış pedalları sayesinde, şehir içinde Challenger kadar hantal hissettirmiyor. Fakat Dodge gibi Camaro’da da hzılı kalkışlarda vitesi 1’den 4’e çekme tehlikesiyle karşı karşıyasınız.
Dış görünümüyle ilgili ne söylerseniz söyleyin, bu makinenin yol üstünde muazzam bir mevcudiyeti var. Asabi ön kısmı bakması en zevkli kısmı, özellikle de RS paketiyle gelen şeytani HID’ler açıkken.
Eğer Challenger tanksa, Camaro da bir sığınak. Görüş açıları bir felaket. Kaput üstü kabartısı o kadar yüksek bir omuz çizgisiyle birleşiyor ki, kapının açılmadığı acil bir durumda camlardan çıkmanız nerdeyse imkansız olurdu. Park yerinden geri geri çıkmak mı? C-sütunun etrafını görmeyi unutun. En iyi seçeneğiniz önleminizi alıp ters bir burnout’la ortalığı süpürmek.
Ne mutlu ki Chevy, orta konsolun altındaki dörtlü göstergeler ve geniş, garip şekilli ve derin kollu bir direksiyon gibi tarih kokan bazı unsurlar eklemiş. Kabin tasarımı ve ucuz görünümlü plastikler Audi mühendislerinin uykularını kaçırmayacak. Peki ama en son ne zaman burnout halinde bir Ingolstadtlı gördünüz? Hey, aluminyum kapı kollarını okşamak mı, yoksa tozu dumana katmak mı istiyorsunuz?
Sonuç
Tarihten ilham almış muscle car’ların gelişi için yanlış bir zamandır belki de. Şikayetçi değiliz. Ucuz da olsa aldığımız hediyeden asla şikayet etmeyiz. Bu muscle car’larla ilgili ummadığımız şey, çeşitlilikleri oldu. Kalbinizi titretecek bir otomobil istiyorsanız, o Challenger. Yarışçılar muhtemelen çevik ve oturaklı Mustang’e yöneleceklerdir.
Fakat yalnızca bir kazanan olabilir, o da açık bir şekilde Camaro SS. Eskisi gibi performansına karşın kelepir olamamasının pişmanlığını yaşamasına gerek kalmadı – artık bu tahta da kolayca yeleşiyor. Son derece uygun fiyata kabiliyetli bir şasi, performans ve, evet, ‘davranış’ı bir araya getiriyor.
“Camaro geri döndü”den daha fazla söylenebilecek pek bir şey yok. Ve SS bir kez daha gerçekten “Super Sport” anlamına geliyor.